21 Aralık 2013 Cumartesi

PARLAMENTO HABER, ANKARA

Demokrat Partililer Genel Başkan Gültekin Uysal ve Genel Merkez yönetimi hakkında Yargıtay'a suç duyurusunda bulundu...
Demokrat Partili Ahmet Yalvaç, önce Demokrat Parti Genel Merkezine İHTAR mahiyetinde bir mektup yazdı. Mektuba cevap alamayan YALVAÇ; Gültekin Uysal ve Genel Merkez Yönetimini istifaya davet eden mektubundan sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Demokrat Partili Ahmet Yalvaç ,önce Demokrat Parti Genel Merkezine İHTAR mahiyetinde bir mektup yazdı.Mektuba cevap alamayan YALVAÇ ,Gültekin Uysal ve Yönetimini istifaya davet eden mektubundan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
DP GENEL BAŞKANI Gültekin Uysal'a yazılan İHTAR MEKTUBU ve YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA VERİLEN SUÇ DUYURUSU nu okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz.
İŞTE O İHTAR MEKTUBU:
DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANLIĞI’NA                         Ankara                                       
Demokrat Parti Genel Başkan Sayın Gültekin UYSAL'ın dikkatine                                       
Gönderen: Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALAVAÇ
Anayurt Gazetesi Köşe Yazarı; Demokrat Parti Üyesi
Demokrat Parti 2007 Kahraman Maraş Milletvekili Adayı
Konu: Demokrat Parti Genel Merkez binası ve arsasının satışının durdurulması; En geç 15 Aralık 2013 tarihine kadar büyük kongreye gidilmesi.
Talep: Bu dilekçeye 7gün içinde cevap verilmesi
Size budefasında Demokrat Parti'nin bir üyesi sıfatı ile yazıyorum. Ama dilekçeye vereceğiniz cevabı, tüm partililere duyurmaya çalışacağım
Demokrat Parti Merkez Binası ile arazisinin satılmak istendiğini duymuştum. Bu gün, bu hususla ilgili olarak gazeteye vermiş olduğunuz ihale ilanını gördüm. Bu ilanla bina ve arsayı satmak istiyorsunuz ama, işi her halukarda aceleye getirmek istediğiniz açıkca anlaşılıyor.
Ayrıca ilanda işin içeriği ile ilgili olarak, ne anlama geldiği,ne kastedildiği tam belli olmayan ifadeler  de var. Sorunun ne olduğu, böyle bir kararı niçin aldığınız hususunda bir partili olarak bir bilgimiz yok. Bu itibarla neler olduğunu DP'nin internet sitesinde yazılı olarak bildirmenizi talep ediyorum..
Ayrıca birkaç gün içinde Toplantı salonunda tüm partililerin ve basın mensuplarının da katıldığı bir toplantıda mevcut durumu anlatmanızı bekliyorum.
Unutmayın ki bizler Demokrat Parti'ye bir umutla bağlandık, bir ömür verdik. Parti'nin geldiği, getirildiği durumu asla tasvip etmek mümkün değil.
Genel Başkanlığa Aday olduğunuzda, bir gün gelir Parti'nin mallarını satabiliriz deseydiniz, acaba partililerden oy alabilirmiydiniz?
Sorun ne ise açıkca söyleyiniz. Eğer sorun para ise,bunu da söyleyin. Kaç paraya ihtiyacınız var? Bunu da temin etmenin yolları var. Ama öncelikle sizin,partililere açık yüreklilik ile durumu izah etmeniz lazım. Kimsenin ağzı çuval değil ki büzesiniz;bakınız ne diyorlar? Bunlar hizmet için değil, partinin mallarını satmak için göreve geldiler.
Yaygın olan bu kanaate rağmen,bildiğiniz yolda devam edip,partinin mallarını satacak mısınız?... Bakınız eğer çalışılırsa ,paranın fazlası ile nasıl temin edileceğini size bir örnekle göstermek istiyorum:
AKP Etimesgut İlçe Başkanlığı teşkilatında Encümen Aday Adaylığı, Belediye Başkan Aday Adaylığı müracaatlarında 475 000 TL, Keçiören İlçe Başkanlığı 1 500 000 TL toplanmış.
AKP'nin sadece 2 ilçesinde yerel seçim öncesinde 1 975 000 TL gelir elde edilmiş ise, Ankara genelinde ve Türkiye genelinde Milyarlarca TL para toplanır demektir.
Yerel seçim siyasi partiler için bir hasat mevsimidir.Peki AKP bu kadar para toplayabiliyorsa, Demokrat Parti niye toplayamıyor?
Soru şu: Paraya ihtiyaç olduğu ortada iken,AKP örneğinde olduğu gibi,başarılı olamayan,encümen azalığı,ya da belediye başkanlığı adaylıkları vesilesi ile para toplayıp,gelir temin edemeyen il ve ilçe başkanlarını niye görevde tutuyorsunuz?
Ben Köşe Yazarı olmam dolayısı ile, siyasi partilerin faaliyetlerini yakından izliyorum. Başta AKP olmak üzere, diğer partiler akşamları da harıl harıl çalışıyorlar.Elinizin altında telefoln var.Peki arada bir değişik zamanlarda arayıp, kim yerinde,kim yerinde değil aradınız mı?
Başka bir örnek vermek istiyorum:
Türk Hava Kurumu Etimesgut Şübesi bu yıl Kurban Bayramı'nda 52 000 TL para toplamış.Ankara genelinde1000000 TL'nin üstünde kurban derilerinin satışından gelir temin ediliyor demektir. Diğer siyasi partilerde bu işi yapıyorlar. Peki Demokrat Parti'yi yönetenlerin aklına böyle işler niçin gelmiyor?
Bir Demokrat Partiliye bu örneği anlatıp sordum ;bizimkiler niye yapmıyor dedim.Dedi ki onlar oturuyorlar. Adalet ve Kalkınma Partisi AKP şimdi en zayıf anında. Peki buna rağmen niye başarılı oluyor? Başbakan yaptığı yanlış ta olsa işini sıkı takip ediyor ve ihtimallere yer vermiyor da ondan. Size benim söylediğime benzer hususları anlatan yardımcılarınız yok mu?... Bazı partili arkadaşlar sizin için şöyle diyorlar: genç, pırıl pırıl,düzgün konuşuyor...İyi güzel de,sonuç nerede?
Size şunu söylemek isterim:Zor zamanlar,lider olmak,tepede kalmak isteyenler için bir fırsattır aslında. Bende size aynı örneği hatırlatmak istiyorum. İşte sana fırsat göster kendini, hallet bu işi. Eğer Parti'nin mallarını satarak işleri düzene sokacağını düşünüyorsan, Demokrat Parti^yi Meclis'e sokmak, hatta İktidara getirebileceğini sanıyorsan,bunu unut.
Eğer kendini ispat etmek istiyorsan, bunu Parti'nin mallarını satmadan yap.İşte sana fırsat.
Eğer samimi isen ve bu işi gözüne kestiremiyorsan, Kongre'yi topla Arkadaşlar durum bu. Ben bu işi yapamıyorum, emaneti teslim ediyorum de ve istifa et
Ya da orada önerileri dinle, işi yapacak arkadaşlardan bir kadro oluştur ve öyle devam et.
Ya da de ki, ben yine Kadronun içinde kalayım Genel Başkan başkası olsun de. Bu da bir çözüm yolu.
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti en zor günlerini yaşıyor. Ülkemiz bölünmek üzere. Her kesin doğruları görüp,fedakarlık yapma zamanıdır
Yaşınız daha genç, önünüzde yıllar var.Kendinizi fazla yormayın.Başkaları da Demokrat Parti'yi Meclis'e soksa, size de bir Milletvekili,ya da bir Bakan olma fırsatı doğar. Ama yanlışlarda ısrar ederseniz size de, partililere de bir şey kalmaz.
Bakınız size önemli ipuçları verdim. Önerilerimi yerine getirin.Satış işini durdurun, kongre kararı alın. Ama bu arada bir ekip kuralım, ihtiyaç olan parayı temin etmenin yollarını arayalım. Bankada bir hesap açtıralım,partili arkadaşlara çağrıda bulunalım. Herkes az, y a da çok gücü ölçüsünde yardımda bulunsun. Sonra Genel İdare Kurulu'na girecek arkadaşlar belli bir miktar para koysunlar Sonra elimizi çabuk tutalım,birkaç Büyük Şehir Belediye başkanlığı için de, kazanması muhtemel kişileri aday gösterip işi hızlandıralım. AKP örneğinde olduğu gibi, encümen azaları, ya da belediye başkan aday adaylıkları ile para kazanmaya çalışalım
Satış konusu ile ilgili size bir kaç sorum daha var
Siz Doğuş Çay'a verilen inşaat işini niye durdurdunuz? Adam Demokrat Partili imiş, zor bir zamanda Hazine'ye olan borç yüzünden,ana binayı satılmaktan kurtarmış,Parti'ye para sağlamış bu insanın elinden işi durdurup niye aldınız? Deniliyordu ki, eğer inşaat durdurulmamış olsaydı,Mayıs 2013' te tamamlanacaktı ve Parti payına düşen dairelerden dolayı da,büyük gelir sağlanacak, bir sorun kalmayacaktı deniliyor.
Peki mevcut durum bu iken ,şimdi hem ana bina, hem de arsayı satmanın mantıklı bir yanı var mı? Bunu da anlatmalısınız. Peki bu konuda mahkeme nasıl sonuçlandı? Muhtemelen haksız bir içraattan dolayı en azından Doğuş'un parasını iade etmek zorunda kalmışsınızdır.
Bu işn aslı nedir, bizlere anlatın.
Eğer bu iş mahkemeye intikal ederse, Doğuş konusunda bir kasıt,bir ihmal ....ya da başka bilmediğimiz şeyler tespit edilirse,bu işin altından nasıl kalkacaksınız.?Anlatın bize bunları...
Kimse Genel İdare Kurulu'nun kararı falan var demesin Türkiye'de siyasi partilerde, il,ilçe,üst kurul delegelerinin nasıl seçildiğini biliyoruz.Çoğu kez,Tepedekiler, dişine uygun kileri seçiyorlar.Örneğin Etimesgut'ta 7 üst kurul üyesi varmış, denilmiş ki 5 i bizim önerdiğimiz kişi olacak. Peki bu ne anlama geliyor?...
Kurul üyelerini genelde Tepedekiler seçmiş olsa bile bazı önemli konularda bu kurul üyeleri, karar verme yetkisine sahip olsalar bile, onaylanan işlerin doğru olduğu söylenemez.
Parti'nin asıl sahibi,karar mekanizmasında olmayan, çoğunluktaki insanlardır. Bu husus bilinmiş ola... Ve tekrar söylüyorum;eğer geriye dönüş imkanı varsa Doğuş yetkilileri ile konuşun,onların gönlünü alın,belki size ek imkanlar da sağlayabilirler, onlara işi geri verin.
Ama önce bizlere sorunun ne olduğunu anlatın.
Bakınız size bir şey daha anlatmak istiyorum:
Sizinle röportaj yapma teklifi de benden değil, Basın Danışmanınız Sayın Emin Varol tarafından geldi. Bu arkadaşımız her zaman bir şeyler yapma arzu ve gayreti içerisinde olmuştur. bu kanaatimi burada açıkça belirtmek istiyorum. Sözlerimi bir hatırlayın;Demokrat Partili de olduğum için size özel imkanlar sağladım.
Dedim ki bu güne kadar başka gazete,ya da televizyonlarda söylemeye fırsat bulamadığınız ne varsa,bana söyleyin,noktasına virgülüne kadar aynen yayınlayacağım. Bir sınırlama da koymuyorum,tamamı bitinceye kadar, her gün yayınlayacağım dedim. Soruları ve cevaplarını da ses ve görüntülü olarak kayıt altına alacağım dedim
Partili arkadaşların sorularını da yazılı olarak tespit etmiştim. Bu husus sizin için ve Demokrat Parti için bulunmaz bir fırsattı. Gazete'nin sahibi ile de konuşmuştuk size daha ek imkanlard a sağlayıp, Demokrat Parti'de bir heyecan yaratacaktık.
Peki siz ne yaptınız? Ben röportajın zaman açısından ucu açık olması gerektiğini vurguladığımda, siz yarım saat dediniz. ve ipler bu noktada koptu.
Peki hiç düşündünüz mü,dibe vurmuş bir partinin genel başkanı ile hangi gazete,ya da hangi Köşe Yazarı röportaj yapmak ister, üstelik ucu açık olmak üzere, konuşulanın tamamını noktasına, virgülüne kadar yayınlamak vaadi ile, ....
Siyasi patilerin sermayesi insan. Partisindeki deneyimli insanlardan ve onun imkanlarından yeterince yararlanmayan, ya da yararlanamayan bir genel başkan,partili olmayanlardan nasıl yararlanacak?.... Ben Türkiye'de en çok okunan yazarlardan biriyim ve bir enerji uzmanıyım, zaman zaman ekranlara da çıkıyorum
Anayurt'da benden başka 5-6 tane daha Demokrat Partili Yazar arkadaşımız var
Demokrat Parti’de adece Köşe Yazarı değil, başka konularda da,çok sayıda bilgili tecrübeli arkadaşlarımız var.Bizlerden bir şey istediniz,yardım talebinde bulundunuz da, olmaz mı dedik.Bu gün Demokrat Parti'nin içinde bulunduğu durumu şu şekilde özetlemek mümkün:
Un var, yağ var, şeker var;ama helva yapacak aşçı yok.Sorun burada işte!...
Bilgilerinize ve gereği yapılmak arzusu ile..3 / 12 / 2013
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Demokrat Parti Etimesgut Yönetim Kurulu Üyesi
Mail:a_yalvac@hotmail.com
NOT: Gün; bu gündür. Bu gün, ağlamak, sızlanmak günü değildir. Bu gün; Demokrat Parti için,Ülkemiz için bir şeyler yapma zamanıdır. Eğer silerde yazdığım hususlara katılıyorsanız, DP. Genel Merkezi’ne Faks gönderiniz
Herkese sevgiler,saygılar,selamlar
ÖNCEDEN GÜLTEKİN UYSAL'A GÖNDERİLEN İHTAR MEKTUBU: DEMOKRAT PARTİ GENEL BAŞKANLIĞINA
ANKARA                 
Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin UYSAL'ın dikkatine 
Gönderen Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
Demokrat Partı Etimesgut İlçe Başkanlığı Yönetim Kurulu Üyesi, Ankara
Konu: Demokrat Partı Genel Merkez Binası ve,arsalarının satışının durdurulması,                  Büyük Kongre tarihinin belirlenmesi ve 2013 yılı içinde yapılması
NOT: Bu tarihi daha önce 15 Aralık 2013 olarak yazmıştım
İşin mahiyeti: İHTARNAME
Bundan önce 3 Aralık 2013 tarihinde DP muhaberatına verdiğim rapor dilekçede, bu 2 önemli hususun yerine getirilmesi talebinde bulunmuş,parasal ihtiyacın nasıl karşılanacağı hususunda da bazı önerilerde bulunmuştum. Ve 7 Gün içinde cevap verilmesini talep etmiştim. Ne varki bu süre içinde bir gelişme olmadı.
Bu itibarla ben olumsuz bir tavır içinde olduğunuzu düşünüyorum. Bu itibarla size yazmış olduğum bu son dilekçenin bir nüshasını Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı ile, İçişleri Bakanlığı-Siyasi Partiler Masası'na da bilgi olarak vermiş bulunuyorum. Eğer bu dilekçeme de 7 Gün içinde cevap vermez iseniz;satış işleminin durdurulması ve görevinizi yrine getirmediğinizden hareketle, Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcılığı nezdinde dava açacağım.
Benimle zıtlaşmamanızı öneririm. Zira ben görevimi yapıyorum, aynı şekilde sizin de görevinizi yapmanızı bekliyorum.
Umarım ki Parti'nin Genel Merkez Binası ile, arsasını satıp,Demokrat Parti'yi yerin dibine batıran,yerel seçim öncesinde yeşeren bütün umutları karartan bir genel başkan olarak tarihe geçmek yerine,size sunduğum olumlu önerilere kulak verirsiniz.
Eğer maksat, paraya olan acil ihtiyaç ise;söyleyin kaç para lazım?
Bu paranın nasıl temin edileceğinin yollarını size söyledim
Öncelikle hemen Genel Merkez'de toplanmak üzere bir çağrı yapın;daha doğrusu;özellikle Parti Büyüklerini davet edin,aynı zamanda bankada yardım için bir hesap açtırın
Böyle bir toplantı, parasal konu dahil,çoğu sorunların çözümü için iyi bir başlangıç olur.
Eğer böylesi bir yaklaşım içinde olursanız,bir yandan para temini çalışmaları yürütülürken,diğer yandan da,yerel seçim öncesi çalışmalara devam edip, belediye başkanlığına ve encümen azalığına tanınmış kişilerden aday gösterip, yelkenleri rüzgarla doldurabiliriz.Gerisi kendiliğinden gelir...
Eğer bütün bu söylediğim alternatif çözüm önerilerine rağmen,bildiğiniz yolda devam ederseniz, bu işin içinde samimiyet olmadığı;başka amkaçların olduğu anlaşılır.
Eğer partinin mallarını satmadan,bu işleri yapamayacağınıza inanıyorsanız ve de samimi iseniz,o zaman istifa edin. Eğer bizlerle iş birliği yapıp, çalışmayı tercih etmez ve istifa ederseniz,böylesi bir durumda da,sizi saygı ile anarız
Sonra sürenin sonuna gelmiş bir yönetimin, partinin mallarını satmak gibi bir girişimin içinde olması etik de olmaz,görevi de değil.Buna yangından mal kaçırmak ta denilebilir....
Tercih sizin.. Bilgilerinize 10 Aralık 2013 Salı               
Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
DP.eTİMESGUT İlçesi Yönetim Kurulu Üyesi
Basından sorumlu Başkan Yardımcısı
Mail:a_yalvac@hotmail.com 
(PHA-HABER MERKEZİ / ÖZEL HABER)
PARLÂMENTO HABER, 14 Aralık 2013 Cumartesi - 17:10

20 Aralık 2013 Cuma

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-1

Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır?-1
                                                                                                                                    Ahmet YALVAÇ
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ
AYAĞIMIN ALTINA ALIYORUM
DEMENİN ANLAMI NEDİR?...
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın milliyetçilik ile ilgili olarak sarf ettiği son sözün tamamı şöyle :
Biz tüm milliyetçiği ayaklar altına almış bir iktidarız;
Türk Milliyetçiliği’ni de ayağımın altına alıyorum, Kürt Milliyetçiliğini de ayağımın altına alıyorum, Arap Milliyetçiliğini de, ayağımın altına alıyorum.....
Sayın Başbakan biz bütün milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir iktidarız dedi ama, burada aslında hedef alınan; Türk Milliyetçiliğidir.Bunu ayrıca açacağım ve Türk Milliyetçiliğini ayağımın altına alıyorum sözünün ne anlama geldiğini de, ortaya koymaya çalışacağım.Ama öncelikle milliyetin, milliyetçiliğin ne anlama geldiğini kısaca özetlemek istiyorum
Eğer etnik bir anlamda düşünürsek; Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut..vs bir etnik kökendir, bir milliyettir, aidiyettir.Hiç kimse Türk, Kürt, laz, Çerkez, Boşnak, Arnavut…olduğu için aşağılanamaz. Mensubu olduğu etnik kökenin hak ve menfaatlerini savunduğu, onu yüceltmeye çalıştığından dolayı da, aşağılanamaz,şu milliyeti ayağımın altına alıyorum denemez.Bu yönü ile düşündüğümüzde, Sayın Başbakan, telafisi mümkün olmayan bir hata yapmıştır, bir suç işlemiştir.Ve bu son durumu, Sayın Başbakan ateşle oynuyor diye de düşünebiliriz.
Ama burada söz konusu olan Türk Milliyetçiliği; etnik olarak kastedilen Türk Milliyetçiliğinden farklı bir şeydir ve bu itibarla, üzerinde biraz durmak istiyorum
Üzerinde yaşadığımız bu toprakların adı; Türkiye’dir.
Vatandaşlık bağı ile, Türkiye Cumhuriyet’ne bağlı herkes Türk’tür. Bu itibarla Türkiye’de yaşayan tüm vatandaşlarımız; Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Arnavut, Boşnak; Türk tür.
Türk Milliyetçiliği ise, tüm vatandaşlarımızın, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumaya çalışması, topraklarımıza sahip çıkması, üniter yapımızın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünüp, parçalanmasına karşı durması, bu konuda Hükümetle ayrı saflarda olmaması, asla yadırganacak hususlar da değildir.
(Ahmet YALVAÇ, ANAYURT -  08 Mart 2013 Cuma)
¥ DEVAMI VAR

Türkiye’nin etnik yapısı-1

Türkiye’nin etnik yapısı-1
Ahmet YALVAÇ
Sevgili Anayurt Okurları, Türkiye’de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır başlığı altında ele aldığım konulara bir süre ara verip, sonrasında kaldığımız yerden tekrar devam etmek istiyorum.
Aslında bu yeni başlık altında ele alacağım konular da, Türkiye’de siyasi dengenin nasıl sağlanacağının başka bir boyutudur. Ama konu bu defasında biraz farklı.
Bu noktada, özellikle Kürtlerin etnik kökeni konusunda bilimsel araştırmalara dayalı önemli bilgiler vermek istiyorum.
Zira Türkiye’de Kürtlerden başka etnik gruplar da olmasına rağmen, Çerkez, Laz, Boşnak, Arnavut Arap gibi, bunların Türk kimliği ile bir sorunları yok.
Özerlik falan gibi istekleri de yok.
Bunların tamamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına saygılı vatandaşlarımız.
Aslında Türkiye’de kimseye etnik kökeninden dolayı ayrımcılık yapılmıyor.
Terör yanlısı Kürt grupların Ana dilde eğitim talepleri ile sözde kültürel haklar bağlamında ileri sürülen talepler ile, özerklik gibi talepler, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni bölüp, parçalamaya yönelik girişimlerdir.
Bunların arkasında da, emperyalist güçler vardır.
1800 lü yıllar ile,1900 lü yılların başlarında en büyük  emperyalist devlet, Büıyük Britanya İmparatorluğu idi, yani İngilizler idi. Günümüzde ise, en büyük emperyalist devlet, Amerika Birleşik Devletleri, yani Amerikalılardır.
Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet döneminde çıkan Kürt isyanları ile, Ermeni isyanlarının arkasında da, hep emperyalist devletler vardır.
Bir de Çerkez Ethem ayaklanması gibi,başka ayaklanmalar, ya da ayaklanma girişimleri de olmuştur tabi ki. Bunların hepsi etnik temele de dayalı değil. Bütün bu grişimleri, tarihten gelen husumetlerinden dolayı, Batı’nın Türkleri engelleme, ya da yıkmaya çalışma faaliyetleri olarak değerlendirebiliriz.
Eğer bu gün bile bazı vatandaşlarımız, ayrılık yanlısı Kürtlerin yukarda saydığım ana dilde eğitim, Kürtçe televizyon, ana dilde savunma gibi taleplerini, masumane talepler olarak değerlendirebiliyorsa, emperyalist devletlerin talepleri doğrultusunda hareket eden Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’ye Dindardır, dürüsttür gibi gerekçelerle oy verebiliyorsa, özellikle de Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’a  açılım-saçılım söylemleri ile Türkiye’yi getirdiği nokta orta da iken, hala alkış tutabiliyorsa, durumumuz gerçekten vahim demektir.
Bu gibi hususlarda çok yazdım, çok şeyler söyledim. Merak edenler, Gazetenin web sayfasına girip, önceki yazılarıma ulaşabilirler.      
* Ahmet YALVAÇ -ANAYURT- 25 Mart 2013 Pazartesi
¥ DEVAMI VAR

19 Aralık 2013 Perşembe

Türkiye'nin enerji sorunu ve çözüm önerileri (1)

Türkiye'nin enerji sorunu ve çözüm önerileri (1)
Ahmet YALVAÇ  
Eğer Bir Yerde Hidroelektrik Santrali; HES Kurmak Gerekiyorsa  İllaki     Barajlı Tip Mi Yapmak Lazım?
Burada önce, son zamanlarda sıkça gündeme gelen hidroelektrik santralleri(HES) ile, bunların yapımına muhalefet eden yöre halkının itiraz nedenlerine açıklık getirmek istiyorum.
Örneğin deniliyor ki İzmir BERGAMA da ALLENOİ santrali yapılırsa Dünya mirası tarihi eserler  su  altında kalır. Doğrudur burada sadece tarihi eserler su altında kalmaz, tarım alanları da yok olur.
Doğu KARADENİZ  bölgesinde FIRTINA DERESİ’nin önü setle kapatılarak barajlı bir hidroelektrik santrali(HES) yapılmak isteniyor.
Burası için deniliyor ki burada yetişen çok sayıda canlı ve bitki türü var.Eğer buraya bir baraj yapılırsa çok sayıdaki bitki  ve hayvan  türü yok olur. Bu yüzden Yöre Halkı  burada HES yapımına karşı çıkıyor.
Yukarda verdiğim iki örnekte de yöre halkını bölgelerinde HES yapılmaması isteklerine bende katılıyorum. Örneğin Bergama Ege  Bölgesindedir ve Ege Bölgesinin önemli tarım alanlarından bir tanesidir. Ve Halkın karşı çıkması yerinde bir harekettir.Tarihi  eserlerinde su altında  kalması ise  işin başka bir boyutudur.
Karadeniz Bölgesinde kullanılabilecek toprak son derece kısıtlıdır. Örneğin RİZE nin
İkiz Dere Beldesi iki dağın arasında bulunuyor. Ortada İkiz Dere diye adlandırılan bir çay akıyor. Suyun sağında ve solunda dar bir bölgede yerleşim merkezi,vadinin bir yamacında yerleşim yerinin bir mahallesi,öbür yamacında ise başka bir mahallesi.Vadinin yamaçlarında çay bahçeleri,daha yukarılarda  kısmen düz alanlarda mısır bahçeleri  ve patates bahçeleri…
İkiz Dere Beldesinde bir  de kanal tipi  HES  var.Eğer burada bir kanal tipi HES değil de daha fazla enerji elde etmek için İkiz Dere Vadisi nin  önüne set çekerek barajlı bir HES yapmak istesek o zaman İkiz Dere Beldesi diye adlandılırılan bir yerleşim  yeri ortadan kalkar,çay ve mısır bahçeleri de ortadan kalkar.
Kaldı ki daha yukarılarda  işaret ettiğim üzere Karadeniz Bölgesi çok dağlıktır ve kullanılabilecek topraklar  son derece kısıtlıdır.Çoğu yerde mezarlık yapacak kadar uygun alan olmadığından çoğu aileler  bahçelerinin bir köşesine ölen yakınlarını defnetmek zorunda kalıyorlar.Bu itibarla Karadeniz Bölgesin de bir HES yapılacaksa,bu baraj tipinde olmamalıdır,bilakis kanal tipinde yapılmalıdır.
Hükümet yetkililerinin tarihi alanlarda ,tarım alanlarında Karadeniz Bölgesin de olduğu gibi kullanılabilir toprağı çok sınırlı olan bölgelerde baraj tipi HES yapımında ısrarcı olmamalıdır.Hükümetin bu bölgelerde HES ısrarında;baraj tipinde dayatmasında özel sektörün  çok enerji üretmesi,daha fazla para kazanma talepleri yatmaktadır.
Şimdi bu izahlardan sonra gerek Bergama ALLENOİ de gerekse Doğu Karadeniz de Fırtına Deresinde ve Karadeniz Bölgesinin diğer yerlerinde  de baraj tipi santraller  yapmadan (HES), aynı güçte hatta, daha büyüklerini yapmak mümkün.Bu benim önerim,benim projem.Bu  öneriyi ,bu projeyi kısaca anlatmadan önce Karadeniz Bölgesin de kanal tip HES yapmanın  daha uygun olacağını anlatmak istiyorum.
Karadeniz Bölgesinde suyun menbaı ile, santral kurulacak yer arasında kot farkı fazla olduğundan  vadinin önünü  setle kapatmaya gerek yokdur. Suyun menbaından paralel bir hatla suyu santralin yakınına taşır,su değirmenlerinde olduğu gibi max noktadan aşağıya,türbinlere göndeririz.
Küçük ve orta ölçekli hidrolik santraller;HES ler için barajlı tip yerine önerim,projem şudur:
Suyun düşüşe geçtiği nokta ile türbin arasındaki kot farklı ne kadar fazla  olursa  o kadar çok enerji elde ederiz.Şayet düşüşe geçen su miktarı  ne kadar bol ve düzenli olursa  o derecede daha fazla enerji elde ederiz.Hareket noktamız bu.
Eğer  isterse ALLENOİ  de olsun,isterse Fırtına Deresin de olsun,suyun menbaı ile santralı kuracağımız yer arasında paralel bir hatla suyun gelmesini sağlar,santrali kuracağımız yerin yakınında çapı;20-30-40-50.. metre vs,yüksekliği ise 50-60-70-80 …. 100-150 metre yüksekliğinde… vs .Beton su kuleleri yapar,türbinlere  suyu bu kulelerden göndeririz.Bu yöntemle de  tarihi alanlar,tarım toprakları su altında kalmaz.
Yalnız bu yöntem barajlı tipe nazaran daha  pahalı olur;ama bir vadinin menbaına yakın noktalara kadar birden fazla su kuleleri yapmak suretiyle rezerve edilen su miktarını ve dolayısıyla da elde edilecek enerjiyi arttırmak mümkün.Pahalı olacağı için böyle projeleri devletin yapması lazım.
Böyle bir projenin birçok detayı var.Ama ben böyle bir santral görmedim ve bir yüksek mühendis olarak yapabileceğimi söylüyorum.Bu nedenle benim projem ifadesini kulandım.Hollanda topraklarının büyük bir kısmının denize set çekerek elde edildiğini unutmayalım.Yani Hollanda topraklarının büyük bir kısmı deniz seviyesinin altında.
Su santrallerinin,kömür santrallerinin kurulması pahalı yatırımlardır.Eğer özel sektör çok kazanacağını bilmezse,garanti altına almazsa bu yatırımlara girişmez.girişemez.Onun için şu anda enerjinin pahalı olması,yeteri kadar üretilememesi,yetkililerin yanlış özelleştirme mantığı ile hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır.
Bir sonraki yazımda 37 adet küçük HES in heke ayrılmasıyla (üretim dışı bırakılması) ,350 adet yaklaşık 1Mwh gücünde dizel jeneratörün hurda fiyatına satılması konusundaki araştırmalarıma  yer vereceğim ve devam edeceğim.Böylece bu noktalara nasıl geldiğimizi,nasıl getirildiğimizi ortaya koymaya çalışacağım.
Saygılarımla…

(ANAYURT GAZETESİ, 03 Aralık 2010 Cuma – ANKARA)