15 Aralık 2017 Cuma

YÖK "T.C. YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU" VE TÜRKİYE’DE DENKLİĞİNİN TANINMASI KONUSUNDA YAŞANAN SORUNLAR.

TÜRKİ CUMHURİYETLERİNDEN ALINAN DİPLOMALARIN;
TÜRKİYE’DE DENKLİĞİNİN TANINMASI KONUSUNDA YAŞANAN SORUNLAR
Sevgili Okurlar;
Ben Orta Asya Türki Cumhuriyetleri ile Türkiye arasındaki, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi ve yaşanan sorunların çözümü konusunda da, çaba gösteren bir Yazarım.
Yazılarım Alaska’dan Vietnam’a kadar uzanan geniş bir coğrafya da ve Türki Cumhuriyetleri’nde de, çok izleniyor.
Bu gün sizlere Kazakistan, Özbekistan,Türkmenistan ve Azerbaycan Üniversitelerinden alınan Diplomaların;
Türkiye’de de, geçerli sayılması, ya da denkliğinin sağlanması olarak tanımlanan konuda,
Gereksiz sorunların yaşandığını,
İşin yokuşa sürüldüğü yönündeki kanaatimi bildirmek,
Bu sorunun kısa yoldan nasıl çözüleceğini ortaya koymak,
Ve Yetkililerin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Siyasetçilerin, birbirlerine laf yetiştirmeye çalışmaları ve yaşanan siyasi gerginlikler neticesinde;
Birçok önemli konunun görüşülemediği, konuşulamadığı günler yaşıyoruz…
Mustafa Kemal ATATÜRK, Türki Cumhuriyetleri konusunda şöyle demişti:
Sovyetler Birliği bir gün dağılacak.
Sovyetler Birliği’nin Egemenliği altında yaşayan Soydaşlarınız da,
O zaman bağımsızlıklarına kavuşacaklar.
Bu itibarla Sovyetler Birliği’nin dağılmasını beklemeden, şimdiden hazırlık yapmamız, hazırlanmamız gerektiği yönünde, telkinlerde bulunmuştur.
Neticede, Sovyetler Birliği 1990’da dağıldı.
Rahmetli Cumhurbaşkanlarından Süleyman DEMİREL ve Turgut ÖZAL;
Türki Cumhuriyetleri ile Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve sorunların giderilmesi yönünde çok çaba sarf ettiler ama
Maalesef, ömürleri vefa etmedi.
Siyaset, her şeyden önce bir öngörü işidir…
Dış ilişkilerde olumlu ve olumsuz gelişmeleri siyasi malzeme olarak kullanmak, özelliklede Amerika ile Rusya ve Avrupa Birliği Devletleri arasında yalpalayıp, bir yanaşıp, bir uzaklaşmak,
Umduğumuzu bulamadığımızda da, onlara kızmak, onları eleştirip, siyaseten puan toplamaya çalışmak yerine;
Eğer Aklın, Mantığın ve Bilimin ışığı altında,
Önümüze Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika, Rusya, Japonya ve ÇİN gibi kendi gücü ve yarattığı kendi teknolojisi ile
Her yönde gelişmiş bir Dünya Devleti olma hedefi koyar ve Soydaşlarımızı da yanımıza alarak  bir Blok oluşturursak,
Bölgemize ve Dünyaya yeniden barış ve huzur gelir….
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de, yıllar önce söylediği, vurgulamak istediği husus bu dur aslında…
Soydaşlarımızla ilişkilerimizi geliştirsek,
Onlara sahip çıkarsak, başkalarına ihtiyacımız kalmaz.
Bu noktada öncelikle
Türki Cumhuriyetleri’nin Üniversitelerinden alınan diplomaların,
Türkiye’de de Denkliğinin sağlanması konusunda sorunların giderilmesi için standart uygulamalardan yararlanılması,
İşi zora sokan uygulamalardan vaz geçilmesi gerekiyor.
Bir yılı aşkın bir süreden beri, bu konu üzerinde çalışıyorum ama Soydaşlarımızın mağduriyetinin devam ettiğini görüyorum maalesef.
YÖK’ün Soydaşlarımız ve diğer yabancı Uyruklulardan istediği Noter ve Büyğkelçilik onaylı gerekli belgeler, usulüne uygun bir şekilde hazırlanıp, veriliyor zaten…
Benim söylemek, vurgulamak istediğim hususlar, bunların dışında…
ŞÖYLE BİR SORUN OLSA anlarım:
Örneğin TIP ve Mühendislik Eğitiminde Transkrip ve alınan Diploma.
Denklik konusunda, bu 2 Bege, olmazsa, olmazlardandır.
Transkrip; o kişinin  diplomayı alabilmek için, aldığı dersleri ve aldığı notları gösteren bir belge.
Diğerleri o kadar önemli değil…
Türki Cumhuriyetleri’nde uygulanan Eğitim Sistemi;
Sovyetler Birliği’nin 1990’da dağılmasına kadar aynı olduğunu göz önünde bulundurursak,
Bu tarihten sonra da, benzer sistemin devam ettiğini düşünebiliriz.
Şimdi bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.
 Denklik konusunda yaşanan tezat şurada: Bu konudaki en büyük tezat şurada:
Türki Cumhuriyetleri Üniversitelerinden alınan Diplomaların Denkliği konusunda, örneğin TIP konusunda;
Sovyetler Birliği’nin devamı olan Rusya’da bir sorun yaşanmıyor,
Bu Diplomalar ile Rusya’ da iş bulabiliyorlar.
Şimdi Sovyetler Birliği’nin devamı niteliğindeki Rusya için bir şeyler söylemek istiyorum.
O Rusya ki;
1960’da Dünyanın yörüngesine ilk uyduyu yerleştiren Ülke,
Yine 1960 yılında Rus Kozmonot Juri GAGARIN,
Uzay aracından çıkıp, boşlukta yürüyen kişi.
Ve o Rusya ki;
AKP Hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN;
Rusya ile geliştirilmiş S 400 Füze anlaşması imzalandığını söyledi.
Şimdi bu noktada şu soruları sormak gerekiyor.
Rusya Bizden geride bir Ülke mi ki
Denkliğini kabul ettiği Soydaşlarımızın Diplomalarının;
Türkiye’de de kabul edilmesinde, gereksiz zorluklar çıkartıyoruz,
Onları canından bezdiriyoruz,
Ve onları Rusya’nın kucağına atıyoruz….
Çoğu Soydaşımız, Türkiye’de kendi Mesleklerini icra edemedikleri için;
Örneğin bir Tıp Doktoru, hasta ve yaşlı bakımı, ya da çocuk bakımı gibi işlerde çalışmak zorunda kaldıklarını vurgulamak istiyorum.
Bir Hemşire olarak, ya da bir Türk Doktorun gözetiminde çalışmalarına bile müsaade edilmiyor.
Bu şekilde Özel hastanelere yapılan başvurularda kabul edilmiyor.
Önce Denklik konusunu hallet diyorlar..
YÖK’te gerekli evraklar tamam olsa bile
Bir Hastaneden işe almak istiyor gibi bir belge istiyor.
Hastanelerde, önce Denklik diyor.
Eğer mevcut durum bu ise
Çıkartılan bu zorlukları, nasıl yorumlamamız gerek?
13 Aralık 2017 Çarşamba günü, YÖK’e son gidişimde,
Benzer konularda bilgileri güncellemek, sağlıklı ve doğru bilgi alabilmek için,
Türkiye’den Denklik almak isteyen Yabancılarlara,
Konu ile ilgili Görevlilere,
Ve nihayet ilgili Daire Başkanı’na sorular yönelttim.
İşin özünü anlamaya çalıştım.
Bu konuda bana yardımcı olan herkese, teşekkür etmek istiyorum.
Nihayetinde, bir Hastanede çalışmak, ya da bir Hastanenin kendisine iş vermek istediği şartinin;
Bir Hastaneye, çalışmak için müracaat etmesinin yeterli olduğunu öğrendim.
Sorunun aşılması noktasında, böylesi bir cevap, çok önemli.
DİĞER ZORLUKLAR DA ŞUNLAR:
1-Türkçesinin yeterli olduğunu tespit etmek için;
ÖSYM’nin açtığı sınavlara katılmak ve yeterlilik belgesi almak
ÖSYM ise bu gibi hizmetler için senede, 2 defa sınav açıyormuş
Sürenin kısaltılması için;
ÖSYM’nin sınav sayısını, 3 ya da 4’e çıkarmasında yarar var.İşi ne?...
2-Türkçe yeterlilik belgesini aldıktan sonra,
Bir Hastanede 6 ay staj görmesi, pratik yapması gerekiyormuş.
STAJ GÖRME şartı olduğuna göre, sonuçta bu konuda da, sorun yaşanabilir.
Nasıl ki, Öğretmenlik diplomasını alanların,
Birde Mülakata tabi tutulduğu gibi…
Diplomasının geçerliliği kabul ediliyorsa eğer;
Bu gibi ilave şartlara ne gerek var!?...
YAPILMASI GEREKEN VE HER YERDE KABUL GÖRECEK YÖNTEM ŞU:
Yüksek Öğretim Kurumu YÖK;
Gerk Türki Cumhuriyetleri, gerekse yakın ilişki içinde olduğumuz, ya da olacağımız Ülkeler ile
Türkiye arasında, Üniversiteler arasında Denklik konusunun çözümü konusunda;
Öğretilen Dersler konusu ve Eğitim kalitesinin Denkliği konusunda görüşmeler ve araştırmalar yapmalı;
Şu Ülkedeki şu Üniversite arasında, Denklik konusu kararına varılmış ve anlaşma yapılmıştır, şeklinde, bir çalışma içine girilirse
Bu gibi sorunların biri yaşanmaz.
Yok eğer;
Türki Cumhuriyetlerindeki bazı Üniversitelerde,
Yeterlilik açısından bazı sorunlar varsa
Soydaşlarımıza yardımcı olmak açısından,
Takviye eğitim ve staj yapma şartı getirilebilir.
Bu gibi sorunlar yok sa,
İnsanları canından bezdirecek şartlar koymak doğru bir yaklaşım değil…
BAZI SOYDAŞLARIMIZ NİYE TÜRKİYE’DE Ç.ALIŞMAK İSTİYORLAR?
Şimdi birazda bu konu hakkında, bir şeyler söylemek istiyorum.
Örneğin Özbekistan’da bir Tıp Doktoru;
Ayda 150 Dolar,
Uzman Doktor 200 Dolar aylık alıyor muş.
Bir Polis emeklisi ise,
Ayda 40 Dolar alıyormuş.
Bu gibi sebeplerden de olmalı ki,
Bu ülkelerde geçim sıkıntısı var.
Alınan ücretler, normal bir yaşam için yeterli değil.
Ben Türki Cumhuriyetlerini görmedim ama özellikle ÖZBEKİSTAN konusunda, bir şeyler söylemek istiyorum:
Bu Ülkeyi gören başkaları da söyledi, benzer şeyleri
ÖZBEKİSTAN’ın gelişmişlik açısından diğer Türki Cumhuriyetlerinden,
Eğitim konusunda da, daha iyi olduğunu, belirtiyorlar.
 Ben bu konuya ilaveten başka şeylerde söylemek istiyorum:
ÖZBEKİSTAN, TİMUR’un Ülkesi,
TIP’IN Babası İBNİSİNA’nın yetiştiği Ülke
ULUĞ Bey;
TİMUR’un oğlu, bir Bilim Adamı Astronom.
Ay konusunda çalışmaları olduğu için,
Ruslar, Aydaki bir Bölgeye o’nun adını vermişler.
Türklük adına, Bilim adına, insanlık adına hizmet edip, katkı koyanlara,
SELAM OLSUN!...
Ve diyorum ki, kendi Ülkelerini savunmak yerine, kaçıp Türkiye’ye gelen,
Onlara 30 Milyar Dolar para harcandığını söyleyen,
Onlara çeşitli imkânlar hazırlayıp,
Vatandaşlık hakkı da verilmeye çalışılan SURİYELİ’LERE sağladığımız imkânları, kolaylıkları;
Kendi Soydaşlarımızdan da, esirgemeyelim diyorum.
Saygılarımla 15 Aralık 2015 Cuma
                                            Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
                                                                    Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
                                                                           a_yalvac@hotmail.com

15 Kasım 2017 Çarşamba

İlber Ortaylı İsmail Küçükkaya ; Fox Tv Çalar Saat 10 KAsım Özel Yayını ...

ÖLÜMÜNÜN 79.YILINDA,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURUCUSU, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü;
SAYGIYLA, RAHMETLE, MİNNETLE ANIYORUZ…
RUHU ŞÂD OLSUN!
Sevgili Okurlar,
Bu vesile ile günün anlam ve önemine binaen,
Siz saygı değer Okurlara ve Sayın Vatandaşlarımıza bir şeyler söylemek istiyorum.
Bundan önce, Türkiye’yi idare eden Hükümetler ve Cumhurbaşkanları döneminde;
Milli Bayramlarımızın, gönül rahatlığı ile kutlanmasında,
Herhangi bir şekilde kısıtlama getirmezler,
Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve O’nun Silah Arkadaşlarına, herhangi bir şekilde saygısızlık etmezler,
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ölüm yıl dönümlerinde,
Vatandaşlarımızın çocuklarını da yanlarına alarak, Anıt Kabir’e gitmelerinden, hiç rahatsızlık duymazlar,
Bu konuda, herhangi bir engelde çıkarmazlardı.
Bu gün Siyaseten gelinen noktada,
Halkımızın büyük bir bölümü tarafından,
Eski Dönemlerde gördüklerinin tersi bir kanaat hakim…
HALKIMIZIN BÜYÜK BİR KISMI;
Yeni Anayasa ile gelinen noktadan rahatsız,
FETÖ tarafından gerçekleştirilen başarısız darbe girişimi bahane edilerek;
Türk Silahlı Kuvvetleri TSK’nın yapısının değiştirilmesinden rahatsız.
FETÖ İLE mücadele edilmesini destekliyor ama
FETÖ bahanesi ile kesin delil olmadan;
İnsanların fişlenmesinden, işlerinden atılmasından rahatsız,
Okulların İmam- Hatiplere dönüştürülmek istenmesinden rahatsız,
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve Cumhuriyet’in kazanımlarının, Müfredattan çıkarılmasından, çıkarılmak istenmesinden rahatsız,
Yaşam tarzlarına müdahale edilmekten rahatsız,
Gençler Üniversiteye girememekte, Okuyanlar da, iş bulamamaktan rahatsız.
Sanayici, işçi, köylü, emekli çoğu insan rahatsız.
Bir türlü bitmeyen terör faaliyetlerinden rahatsız,
Çocuklarını Askerde iken şehit veren, Aileler rahatsız,
Dış Ülkelerle yaşanan gerilim ve kavgadan rahatsız,
Ve nihayet Siyasi iktidarın, Türkiye Cumhuriyeti’ni, kendi Siyasi anlayışına göre dönüştürmek istediği görüntüsünden rahatsız…
Dünyada kendi kendine yeterli 7 Ülkeden biri iken;
Bu gün itibarı ile
Sırbistan’dan 5000 ton et, Bulgaristan’dan saman almak zorunda kaldığımızdan,
Hayvancılık ve üretimden koptuğumuz için rahatsız,
Üretici rahatsız, tüketici rahatsız,
Dolar ve Euro’nun sürekli değer kazanmasından,
Ve böylece yaşamın zorlaşmasından,
Ve gelen zamlardan rahatsız.,
ATATÜRK heykellerine ve büstlerine yapılan saldırılardan,
Okullardan, Andımızın kaldırılmasından rahatsız.
 Bu gibi örnekler çoğaltılabilir…
Bu itibarla Halkımızın en az % 50’den fazlası;
Türkiye’nin geldiği, getirilmek istendiği noktadan rahatsız.
Muhtemelen bu oranın, % 65-70 oranında olduğu da, söylenebilir.
Bu nedenle Halkımız, Siyaseten Türkiye’nin geldiği, getirilmek istendiği noktadan rahatsızlığını ortaya koymak, belli etmek için,
Her vesile ANITKABİR’e koşuyorlar,
Burada saydıklarım nedenlerin tamamı, ya da bir kısmından dolayı rahatsızlık duyup,
Anıtkabir’e koşan vatandaşlarımızın sayıları, her geçen gün, artıyor, artmaya devam ediyor.
Türbanlı, Türbansız, her kesimden insanın,
Bu sürece dahil olduğunu görüyoruz.
Hatta televizyon ekranlarında, bazı AKP Teşkilatlarının da,
Astığı pankartlarda, Mustafa Kemal ATATÜRK’e karşı, saygı ve sevgilerini ortaya koyduklarını görüyoruz.
Bu itibarla bazı AKP Teşkilatları ile Başbakan Binali YILDIRIM’ın Meclis’te Mustafa Kemal ATATÜRK’e ve O’nun fikirlerine sarılmaları;
Çoğu insanı şaşırtsa da, bir seçim yatırımı gibi algılansa da;
Bu gün gelinen nokta çok önemli,
Bu gibi manzaralar;
Türkiye Cumhuriyeti’nin tersi bir istikamete yönlendirilemeyeceğinin, çok önemli işaretleri….
BU NOKTADA AKP HÜKÜMETİ’nin,
Halkın bilinçlenmesinden, Mustafa Kemal ATATÜRK’e duyulan saygı ve sevgiden rahatsız olduğu,
Bu nedenle tedbir almak gerektiğini duyduğu söylenebilir…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN;ATATÜRK'ÜN DE ELEŞTİRİLEBİLECEĞİNİ SÖYLEDİ AMA...
Böylesi bir söylem ve yaklaşım tarzının;
Halklın büyük bir kısmını gerdiği, ya da gerilimi tırmandıracağı da, söylenebilir.
Bu konuda öncelikle şunu belirtmek isterim:
Nihayetinde Mustafa Kemal ATATÜRK’te bir insan, bir fani idi.
Elbette, Cumhurbaşkanı ve bazı kesimlerin, kendi değerlendirmelerine göre,
O’nun da eleştirilecek bazı tarafları olabilir ama şunu asla unutmayalım:
Mustafa Kemal ATATÜRK;
Zengin bir ailenin çocuğu değil, önemli bir bürokratın çocuğu değil,
Halktan bir Ailenin, yetim kalan bir Çocuğu,
Genç yaşta Kurmay Subay olmuş,  Orduda önemli mevkilere gelmiş,
Çanakkale Savaşı’nın kazanılmasında çok önemli bir rolü olmuş,
Ülkenin emperyalist Devletler tarafın işgal edilmesini, içine sindirememiş,
Bu yüzden Padişahla ters düştüğünden, görevinden istifa edip, rütbesini söküp atmış,
Anadolu’nun işgalden kurtarılması için, teşkilatlanmaya başlamış,
Nihayeti’nde;
İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni de toplayarak,
Kurtuluş savaşını da kazanmış,
Nihayetinde,Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına ve bu günlere gelinmesine vesile olmuş,
Çok yönlü bir kişidir, bir Dahidir.
Çok zor bir anda ve bütün yokluk ve yoksulluğa rağmen,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve sağlam temellere oturtulması ve bu günlere gelinmesi hususu
Herkesin başarabileceği bir iş değil….
Benim inancım şudur ki:
Tanrı, kurduğu, yarattığı Dünyanın selameti ve sigortası için,
Türk Milleti’nin yok olup gitmesini istemiyor.
Bu yüzden de;
Mustafa Kemal ATATÜRK’ü, Tanrının bir kurtarıcı olarak yarattığı söylenebilir.
Ben Türk tarihine de, meraklı bir kişiyim.
ÇİN kaynaklarına göre Türk;
Bir ASALET ÜNVANIDIR,  Asaletli insan demektir.
Türk Milleti, Mazlumlara eziyet etmez, Kimseyi arkadan vurmaz, kimseye ayrımcılık yapmaz.
Bu özelliğinden dolayı olmalıdır ki; Tarihe yön veren bir Millettir.
Bu konuda sizlere anlatacağım çok örnekler var.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu sözleri çok önemli, çok anlamlı:
Benim şanslı tarafım;
Bir Türk olarak doğmuş olmak…
10. Yıl Marşı’nı bir hatırlayın;
Demir ağlarla ördük, Anayurt’u dört baştan…
Henüz Kayseri’de elektrik bile yokken, Kayseri Uçak Fabrikası’nı Kurmuşuz,
Sanayinin ihtiyacı olan ve Üretime dayalı, Köy Enstitüleri’ni kurmuşuz,
Üniversiteler yapmışız,
Çoğu temel kuruluşlar, ATATÜRK zamanında yapılmış…
1939 Yılına kadar, planlı dönem uygulanmış,
Ve bu tarihe kadar, Atatürk’ün 1938’de aramızdan ayrılmasından sonrasına kadar,
Bütçe açık vermemiştir.
Ne var ki, ATATÜRK 1938’de öldüğü zaman, 2. Dünya Savaşı’nın çanları çalmaya başlamıştı.
O zaman Cumhurbaşkanı olan ve Atatürk’ün Silah Arkadaşı da olan İsmet Paşa;
Emperyalist Devletlerden başta İngiltere’nin ısrarlı çabaları karşısında, ustaca manevralar yaparak,
Türkiye’yi savaştan uzak tutmayı başarmış ama
Sovyetler Birliği Lideri STALİN’in Türkiye’den Kars, Ardahan ve Artvin’i talep etmesi, istemesi nedeniyle,
İsmet Paşa, Amerika’ya yaklaşma gereğini duymuş,
Amerika’nın vereceği destek karşılığında,
Köy Enstitüleri ile Uçak Fabrikası’nın kapatılması,
Planlı kalkınmadan vazgeçilmesi  gibi tavizler verilmek zorunda kalınmıştır.
Bu nokta da göz ardı edilmemesi gereken husus şudur:
Belki Amerika’nın desteği olmasa, bu vesile Rusya’ya gözdağı verilmese
Belki bu gün Kars, Ardahan ve Artvin, sınırlarımız dışında kalabilirdi
Bu vesile ile vurgulamak istediğim asıl husus şudur:
Böylesi yararlı Kuruluşlar;
Sovyet tehdidi geçtikten sonra,
Niye yeniden başlatılamadı?
Bu noktadan hareketle
Türkiye’nin kendi imkânları ve kendi insanına dayalı bir yöntemle
Türkiye’nin de her konuda kalkınmış, gelişmiş bir Dünya devleti olmasını istiyorsak eğer;,
Bu gibi konular, günümüz Türkiye’si içinde geçerli,
Bundan sonrasında, Türkiye’yi idare etmek isteyenler içinde geçerli.
Babadan; Oğul’a, Ana’dan; kıza geçen alışkanlıklarımızı, kültür yapımızı,
Genetik bazı zaaflarımızı göz önünde bulundurmazsak;
Her defasında, Emperyalistlerin kucağına düşeriz,
Ve her şeye yeniden başlamak zorunda kalırız….
NİÇİN OLMAMIZ GEREKEN YERDE DEĞİLİZ başlığını taşıyan makaleyi, okumanızı öneririm.
Şimdi tekrar, Cumhurbaşkanı’nın eleştirilerine geliyorum.
O kadar çok sorunumuz varken;
İki Ayyaş’ın çıkardığı yasalar gibi benzetmelerle
Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ’yü kastettiği anlaşılan beyanatları,
ATATÜRK’te eleştirilebilir gibi sözleri doğru bulmadığımı, belirtmek isterim.
Ne Amerika’da, ne de Avrupa’daki Yöneticiler;
Devleti kuranları, bu şekilde eleştirmez,
Eleştirilmesine de, müsaade edilmez…
Bizde Bir Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Var derler ya!...
Bu noktadan hareketle bir şey söylemek istiyorum..
Mustafa Kemal ATATÜRK;
Halkımız modern tarımı, modern hayvancılığı öğrensin diye
Kendi adını taşıyan ATATÜRK Orman Çiftliğini kurmuş.
Siz o, ya da bu şekilde, bu araziye, şu an oturduğunuz Sarayı inşa ettirdiniz.
Dolayısıyla bu açıdan da, ATATÜRK’ün eleştirilmesini doğru bulmuyorum.
Sonra Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ;
Şu anda aramızda değiller. Eleştirilere cevap veremezler.
Onlara saygı göstermek,  Tanrıdan rahmet dilemek, en doğru bir şey…
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, çoluk-çocuğu da yok.
Varını-yoğunu Millete adamış,
Mal varlıklarını Millete bırakmış, emanet etmiş bir kişinin ardından,
Ancak ve ancak, Tanrıdan rahmet dilemek gerekir.
Eğer kişisel hataları varsa
Tanrı taksiratlarını af etsin.
Ancak bu söylenebilir.
10 KASIM VE SONRASINDA, YAZILI BASINIMIZA YANSIYAN BAZI ÖNEMLİ MANŞETLER.
1)
10 Kasım 2017 Cuma, 
SÖZCÜ,

2)
10 Kasım 2017 Cuma,  CUMHURİYET

Burada
Bazı siyasetçilerin yakınlarının;
Vergi ödememek için Malta'da hesap açtırdıklarına yer veriliyor...

DEĞERLİ TARİHÇİ PROF. DR. İLBER ORTAYLI;
FOX -TV’DE ÖNEMLİ İPUÇLARI VERDİ…
Bu programın tamamını, yukarıdaki video kaydında görüyorsunuz.
Benim açımdan çöok önemli gördüğüm bazı ipuçları şunlar:
1)Biz Millet olarak; Siyasetçiler de dahil;
Kendimizden daha yetenekli kişileri, pek sevmiyoruz…
Ben 20112de yazdığım;
Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz, başlığını taşıyan Makalede,
İLBER Hocanın bu tespitine benzer şekilde,
Zayıf yönlerimizi ve genetik zaaflarımızı da ortaya koyan, kapsamlı bir analiz yayınladım.
Bu Makaleyi güncelleyerek ve ilaveler yaparak, yeniden yayınladım.
Öncelikle bunu okumanızı öneririm.
2)Türkiye’nin mevcut sorunları çözmesi, kalkınma ve gelişme noktasında;
Dahi çocukların tespit edilmesi,
Bu gibi çocukların, mevcut okullarda,sıradan öğrenciler arasında değil de;
Onlara uygun Gkullarda eğitim görmelerinin sağlanması.
3)Gününüze kadar görev yapan Bakanlar arasında;
Mustafa NECATİ ve Hasan Ali YÜCEL’in; en iyi Milli Eğitim Bakanları,
Refik SAYDAM’ın en iyi Sağlık Bakanı olduğuna vurgu yaptı.
4)TTürk Ordusu’nun Kurmay Subaylık esasına dayandığını,
Başta Mustafa Kemal ATATÜR,Silah Arkadaşları,
İsmet İNÖNÜ, Kazım KARABEKİR ve diğer Kurmayların,
Aynı zamanda sanat ve kültür seviyelerinin çok yüksek olduğuna, böyle yetiştirildiklerine vurgu yaparak,
Güzel Kompozisyon yazdıklarına vurgu yaptı,
ATATÜRK’ün yazdığı NUTUK kitabını, Gençliğe Hiğtabe’yi örnek gösterdi.
Bu vesile ile İLBER Hoca da, her vesile ile benimde üzerinde durduğum;
Siyaset ve Siyasetçinin Kalitesinin yükselmesi, çok yönlü olması gibi noktalara değindi…
Bu gibi tespitler;
Asla göz ardı edilmeyecek çok önemli konular.
5)İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi AKM’nin yıkılıp, yerine inşa edilecek Tesis’in özelliği, ya da daha mükemmel olması konusunda, buradada hizmet veren, sahne alan sanatçıların fikrinin alınmadığını,
Her işte olduğu gibi, bu konuda da, bir oldu-bitti’nin yaşandığına vurgu yaptı.
Bu da, çok önemli bir konu ve çok önemli bir tespit.
Saygılarımla 15 Kasım 2017 Çarşamba
                                         Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
                                                  Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
                                                                                  a_yalvac@hotmail.com

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ÇANAKKALE’DE ÖLEN ANZAK ASKERLERİ İÇİN SÖYLEDİĞİ SÖZLER.

"Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."

ATATÜRK'ÜN İZİNE DÜNYADA RASTLAYABİLECEĞİNİZ YERLER VE DÜNYADA ATATÜRK HEYKELLERİ'NİN BULUNDUĞU ÜLKELER: 

Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı 10 Kasım’ın 79. yılında dünyanın çeşitli ülkelerinden  27 şehrinde Atatürk ile ilgili büst, Heykel, fotoğraf ve adının verildiği çeşitli birimleri derledi.



Her fotoğrafın altına bulunduğu yer ile ilgili kısa bilgilerin de verildiği 27 fotoğraftan oluşan çalışmada, aralarında; Avustralya, Küba, Meksika ve Şili'nin de olduğu dünyanın çeşitli ülkelerindeki eserler topluca sunuluyor.


İşte neredekal.com’un derlediği dünyanın çeşitli ülkelyerinden 27 şehirde bulunan Atatürk ile ilgili eserler:


1 – Yeni Delhi - Hindistan
Hindistan’ın başkenti olan Yeni Delhi’nin en işlek caddelerinden birinin ismi, Mustafa Kemal Atatürk Marg olarak adlandırılmış. 
2 – Sidney - Avustralya
Avustralya’nın Sidney şehrinde yer alan Hyde Park, Atatürk anıtına ev sahipliği yapıyor. Anıtın üzerinde Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı sırasında hayatını kaybeden Anzak askerlerine ait cenazelerin ülkelerine gönderilmesini isteyen annelere yazdığı mektup yer alıyor. Mektup, savaşın derin yaralarının iyileşmesi için adeta bir çağrı niteliği taşıyor.
3 – Bükreş - Romanya
Başkent Bükreş’te Mustafa Kemal Atatürk Meydanı ve meydandaki “Teatrul Odeon” tiyatro binasının hemen önünde Atatürk büstü yer alıyor. Büstün üzerinde ise hem Türkçe hem de Romence olarak “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu” ve “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ifadelerine yer verilmiş.
4 – Havana - Küba
Havana’nın Puerto Caddesi’ndeki Plaza de Armas parkında, Atatürk heykeli yer alıyor. Havana devlet adamlarının isteği üzerine heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından 2011 yılında yapılan heykelde, ulu önderin “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözü yer alıyor. Ayrıca belirtelim ki Küba’da, Atatürk’ten başka hiçbir yabancı devlet adamının heykeli bulunmuyor. 
5 – Budapeşte - Macaristan
Budapeşte’deki okullarda, Mustafa Kemal Atatürk özgürlük, cumhuriyet ve bağımsızlık sözleriyle adeta bütünleşmiş durumda. Bu nedenle şehirde yer alan çocuk parkı Naphegy Park’ta Atatürk’ün bir büstü yer alıyor. Üstelik büst Atatürk’e duydukları hayranlık nedeniyle Macarlar tarafından yaptırılmış.
6 – Yehud - İsrail
Yehud’da Arkadaş Derneği’nin bahçesindeki Atatürk anıtında “Türk Milleti ve Türki-ye’yi seven İsrail halkı sana ebediyen minnettar kalacaktır.” sözü yer alıyor. İsrail’in ilk Atatürk anıtı olma özelliğine sahip yapının açılışı, 2007 yılında yapılmış.
7 – Üsküp - Makedonya
Ülkenin hem başkenti hem de en gelişmiş şehri olan Üsküp’te Gostivar şehri sınırları içerisinde Mustafa Kemal Atatürk İlköğretim Okulu bulunuyor. Okulda Arnavut ve Türk öğrenciler eğitimlerini sürdürüyor. Ayrıca başkentte atanın ismini taşıyan bir de sokak mevcut. 
8 – Rotterdam – Hollanda
Hollanda’nın Rotterdam şehrinde “Atatürkstraat” caddesi bulunuyor. Caddenin tabelasının altında ise, Mustafa Kemal’in doğum ve ölüm yılının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti‘nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olduğu ifadesine yer verilmiş.
9 – Santiago – Şili
Şili’nin başkentindeki parklardan birinde yer alan Atatürk rölyefi, burada yaşayan halkın Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek alması amacı ile belediye tarafından yaptırılmış. Rölyefte Atatürk’e duyulan hayranlık; “Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır.”  sözleriyle ifade edilmiştir.
10 – Roma – İtalya
Roma’da geniş bir bulvara ismini veren Mustafa Kemal Atatürk adına bir de anıt yaptırılmış. Mermerden yapılmış olan ve açık bir kitap sayfasına benzeyen bu anıtta, Mustafa Kemal’in “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözü İtalyanca olarak yazılmış.
11 – Bakü – Azerbaycan
Bakü Atatürk’ün isminin sıklıkla kullanıldığı yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki; şehirde Atatürk Parkı, okulu ve bir de büstü yer alıyor.
12 – Mexico City / Meksika
2003 yılında heykeltıraş Sait Rüstem tarafından yapılan Atatürk Anıtı, Çimento Müstahsilleri İşveren Sendikası Başkanı Ahmet Eren’in çabalarıyla Meksika’nın başkenti Mexico City’e götürülmüş. Şehirde Atatürk Anıtı’nın açılışı ise 29 Ekim 2003 yılında yapılmış olup, bugün hala Le Reforma caddesinde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
13 – Washington – ABD
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 75. yılı olan 10 Kasım 2013 yılında Washington’da Atatürk heykeli yaptırılmış. Bölgenin önemli meydanlarından biri olan Sheridan Circle’da yer alan bu heykel, ABD’nin kamu alanında sergilenen ilk Atatürk heykeli olma özelliğini taşıyor. 
14 – Wellington – Yeni Zelanda
Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’ın güneyinde yer alan Tarakena Körfezi’nde Atatürk anıtı bulunuyor. Anıtın burada yer almasının sebebi olarak ise bölgenin Gelibolu Yarımadası’na benzemesi gösteriliyor. Ayrıca şehirde ulu önderin ismini taşıyan bir de park yer alıyor.
15 – Dakka - Bangladeş
Atatürk’ün izine rastlayabileceğimiz yerlerden biri de bir Güney Asya ülkesi olan Bangladeş. Ülkenin başkenti olan Dakka’da “Kemal Atatürk Avenue” isminde oldukça uzun bir cadde yer alıyor.
16 – Amsterdam – Hollanda
Amsterdam’da bulunan Atatürk anıtında, hem Hollandaca hem de Türkçe olarak ulu önderin, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünün yanı sıra birlik ve beraberliği yansıtan ifadeler yer alıyor. Anıtta yer alan ifade ise şöyle; “Burada Atatürk yurdu vardı, bu yurtta Türkler yaşardı. Birlik, beraberlik ve mutluluk vardı, hatırlanmaları için bu anıt dikildi.”
17 – Astana – Kazakistan
Astana kentinin Yesil Nehri kıyısındaki parkta Atatürk heykeli yer alıyor. Heykelin açılışı ise 2009 yılında Kazakistan cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafında yapılmış.
18 – Bişkek – Kırgızistan
Bişkek’in Ahunbayev caddesinde yer alan parka 1995 yılında Atatürk ismi verilmiş, 10 Kasım 2015 yılında ise parka bir de Atatürk heykeli yaptırılmıştır.
19 – Santo Domingo – Dominik Cumhuriyeti
Mustafa Kemal Atatürk’ün ismi Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti olan Santo Domingo’da bir caddeye verilmiş.
20 – Wakayama – Japonya
Wakayama’nın kasabası olan Kuşimoto’da Türk Müzesi’nin içerisinde Atatürk heykeli yer alıyor. Heykelin üzerinde Mustafa Kemal’in imzası ve “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözüne yer verilmiş.
21 – Lima - Peru
Peru’nun başkenti olan ve yaklaşık 10 milyon nüfusa sahip olan Lima’da da Atatürk büstü yer alıyor. Peru halkının, özellikle de kırsal kesimde yaşayanların Türklere sempati duydukları biliniyor.
22 – Albany - Avustralya
Avustralya’nın batısında yer alan Albany kasabasında yüksekçe bir küre üzerinde ve deniz kenarında yer alan Atatürk heykeli, 4.5 metre uzunluğa sahip. Oldukça etkileyici bir konumda yer alan heykelin yanı sıra bölgede bir de Atatürk Parkı bulunuyor. Albany ile Gelibolu Belediyesi 2003 yılında bir anlaşma imzalayarak “Kardeş Şehir” ilan edildiler. 
23 – Aşkabat - Türkmenistan
Türkmenistan’ın başkenti de Aşkabat da Atatürk Meydanı ve heykeline ev sahipliği yapan şehirlerden biri.
24 – Wroclaw – Polonya
Polonya’nın Wroclow şehrinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini bölgede yer alan bir meslek lisesine verilmiş. Okul 2008 yılında gerçekleştirilen ve aralarında Türk katılımcıların da bulunduğu bir davet ile ulu önderin ismini almış.
25 – Vise – Belçika
Belçika’nın Vise kentine bağlı Cheratte kasabasında Atatürk’ün ismi bir caddeye verilmiş. Caddenin adı Atatürk hayranı ve o dönem belediye başkanı olan Marcel Neven tarafından 2003 yılında “Place Ataturk” olarak değiştirilmiş.
26 – Karlsbad – Çekya
I.Dünya Savaşı sırasında böbrek rahatsızlığı geçiren Mustafa Kemal o dönem Avusturya-Macaristan İmparatorluğu içerisinde yer alan Karlsbad’da tedavi görmüştür. Bugünkü adı Karlovy Vary olan şehirde Atatürk, Rudolfs Hof Pansiyon’da konaklamıştır. Sonraları Rus bir iş adamı tarafından satın alınan bu pansiyon Carlsbad Plaza Hotel olarak değiştirilmiş ve Atatürk’ün burada kaldığına dair bir levha asılmıştır. 
27 – Kabil – Afganistan
1983 yılında Afganistan’ın başkenti Kabil’de kurulan hastane 1991 yılında Türkiye-Afganistan arasında varılan bir mutabakat ile kapsamlı bir çocuk hastanesine dönüş-türülmüş ve ismi Atatürk Çocuk Hastanesi olmuştur.

30 Ekim 2017 Pazartesi

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI’NIN 94.YILI KUTLU OLSUN (29 Ekim 2017 İlker Karagöz ile Çalar Saat Hafta Sonu)

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI’NIN 
94.YILI KUTLU OLSUN
Sevgili Okurlar,
Bu vesile Mustafa Kemal ATATÜRK ve Silah Arkadaşlarına,
O’nun Askerlerine,
Aziz Kahramanlarımıza,
Vatan savunmasında hayatını kaybeden aziz Şehitlerimize,
Türkiye’nin kalkınmasına, Halkımızın refah ve mutluluğuna katkı koyanlara,
Selam olsun.
Onları rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Herkese sağlık, mutluluk ve refahla,
Nice yeni yeni Cumhuriyet Bayramlarına ulaşmasınızı,
Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza dek yaşamasını diliyorum.
Şimdide bir Yazar olarak;
Bayram günü ortamında, Ankara’da Kızılay’a doğru gitmek için yola çıktığımda gördüklerimi, sizlere aktarmak,
Ülkeyi Yönetenlere ve Yönetmek isteyenlere de,
Bu vesile ile bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Eskişlehir yolunda dolmuşla, Kızılay’a doğru ilerlerken, Enerji Bakanlığı’nı geçtikten sonra, trafik yavaşlamaya ve DSİ kavşağına geldiğimiz de,
Yolun Kızılay istikametine, kum kamyonlarıyla kapatıldığını,
Sol istikamete yönlendirildiğini gördük.
Böylesi bir durum karşısında, dolmuştaki tüm yolcular, araçtan indi ve Kızılay’a doğru yürümeye başladı.
Ankara’da oturanlar bilir, bu nokta ile Kızılay arasında, 1 kilometre kadar yol var.
Genç, yaşlı çocuk, herkes Kızılay’’a doğru yürümeye başladı.
Aslında buna benzer görüntüler ve uygulamaları, daha önceki Milli Bayramlarımızda da, gördük, yaşadık.
Daha önceki engellemelerde, Ankara Büyük Şehir Belediyesi’ne ait kum kamyonlarını görüyorduk,
Bu defasında Büyük Şehir’in değil, SİNCAN Belediyesi’nin kum kamyonları vardı.
Bu durumunda, Melih GÖKÇEK’in ;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın talebi ile
Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlığı görevinden ayrılmak zorunda kalmasıyla ilgili olduğu söylenebilir…
Kızılay’a doğru yaya olarak ilerlerken, kısa mesafelerde polis kontrolleri ve aramalar vardı…
Aslında bu noktada, Kızılay istikametinden-Eskişehir yolu istikametine doğruda, araç trafiğinin kapalı olduğu anlaşılıyordu.
Nihayetinde, kaç polis noktasından geçtikten sonra, Kizılay-Güvenpark’a vardık.
Kızılay’da metro hariç, bütün istikametler, sivil araç trafiğine kapalı olduğundan,
Kızılay Meydanı’nda ve Güvenpark’ta çok az insan vardı.
Bayramın anlam ve önemine binaen, Yetkililer tarafından twertip edilmiş bir organizasyon, Bando etkinliği falan yoktu…
Halbuki 15 Temmuz 2016 başarısız Askıeri Darbe vesilesi ile
Aynı mekânda, 1 ay boyunca sazlı-sözlü etkinlikler yapılmış, nutuklar atılmış,
Herkese geliş ve gidişler, EGO otobüslerinde bedava yapılmış,
Etkinlik için gelenlere, bedava yiyecek, içecek dağıtılmış,
Minarelerden salalar okutulup, çoğu zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip  ERDOĞAN içerikli anonslar yapılmıştır.
Bu örneklerden hareketle şuraya gelmek istiyorum.
Söz konusu Milli Bayramlarımız, ATATÜRK, Cumhuriyet olunca,
Her nasılsa, akla hayale gelmeyen engeller çıkartılıyor,
Cumhuriyet’in kazanımları aşındırılmaya çalışılıyor,
ATATÜRK’e hakaret ve O’nu küçültme çabaları ve ATATÜRK heykellerine sadırılar,
Bir şekilde devam ediyor,
Failleri belli olsa bile
Önleyici cezalar verilmiyor…
Kurtuluş Savaşı bütün zorluk ve 
yoksulluklara rağmen; Vatansever Askerler
tarafından kazanılmış, Türkiye 
Cumhuriyeti bu şartlar altında 
kurulmuştur. Kıymetini bilmek lâzım.
AMA 
BÜTÜN BUNLARA
RAĞMEN;
Halkımızın Mustafa Kemal ATATÜRK’e sevgisi, bir türlü azalmıyor,
ANIT KABİR, her defasında daha büyük kalabalıklarla dolup, taşıyor.
Bu vesile ile 94 yıl önce 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti kazanımlarının,
Halkımızın çok büyük bir kısmı tarafından özümsenip, kabul edildiği anlaşılmaktadır.
Halkımızın refah ve mutluluğu ile
Bizlere emanet edilen Türkiye Cumhuriyetini, ekonomide, sanayide, tarımda, hayvancılıkta, eğitimde, askeri teknolojide en üst noktalara getirmek,
Amerika gibi Almanya gibi, İngiltere Fransa gibi
Rusya, ÇİN ve Japonya gibi Devletlerle
Dünya yönetiminde teknolojik yarışta, bizde varız demek için;
Kendimize aklın ve bilimin yolunu rehber edinmemiz lazım.
Kimse enerjisini, boş yere harcamasın!...
Başkaca bir yol yok!...
Bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Kızılay’da yüksel Caddesi’nde, Kitap Okuyan Kız Heykeli’nin etrafı,
Polislerin açılır-kapanır barikatları ile çevrelenmiş durumda,
Heykelin yakınındaki ve sivillerin yoğun olarak bulunduğu bölge, polislerin sürekli kaldığı bir yer. Burası da yarı şeffaf levhalarla kapatılıp, görünmez getirilmiş
Bu gibi uygulamalar neticesinde, Halkın yaşam alanı daraltılmış…
Kızılay’da çok yerde, kapatılmış şekilde, polis barikatları var.
Böylesi bir durum, böylesi bir manzara;
Özellikle Yabancıların gözü ile
Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla bir olumsuzluk olarak algılanabilir…
Bence böylesi görüntüler olmamalı…
Saygılarımla 30 Ekim 2017 Pazartesi
                                          Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
                                                  Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
                                                                                                              a_yalvac@hotmail.com

5 Ekim 2017 Perşembe

DUYURU VE ÇAĞRI


MÜZİK EVRENSELDİR, RUHUN GIDASIDIR, BİRLEŞTİRİCİDİR. SİYASİ PARTİLERİN HER ALANDA, PLAN VE PROJELERİ OLMALIDIR. BEN ADALET PARTİSİ’NİN BU ETKİNLİĞİNİ; FARKINDALIK YARATMASI AÇISINDAN, ÖNEMLİ BİR ADIM OLARAK GÖRÜYORUM
Sevgili Okurlar,
Bildiğiniz üzere ben, Enerji Uzmanı bir Yüksek Mühendisim ve Türkiye’nin Enerji sorununu çözmeye talibim ve bu konuda kapsamlı çalışmalarım, plan ve projelerim var ama ben çok yönlü bir kişiyim.
Bir Yazar olarak;
Ülkemiz açısından sorun yaşanan her konuya ilgi duyuyorum ve bir şeyler yapmaya çalışıyorum
Müzik ve Sanatsal konular da;
Özel ilgi alanlarımdan biri..
Örneğin ben, bu yıl üçüncüsü olacak, Makine Mühendisleri Odası – Ankara Şubesi’nin düzenlediği, düzenleyeceği, Türk Sanat Müziği Koro çalışmalarına katılıyorum. Benim açımdan yararlı olduğuna inanıyorum.
Şarkıda söylüyorum.
Bu yıl Parlamenterler Derneği’nin tertiplemiş olduğu, TSM Koro çalışmalarına da, katılmaya başladım.
Web sitemde, Makine Mühendisleri Odası’ Ankara Şubesi’nin 2016’da tertiplemiş olduğu konser ile
Türkiye Parlamenterler Derneği’nin 2017’de tertiplemiş olduğu TSM Konserini de,
Web sitemde yayınladım.
Bu 2 Yayını izlemenizi ve yaptığım yorumları da, okumanızı öneririm.
Her konuda olduğu gibi, Müzik, Opera, Bale,Tiyatro, Resim ve Heykeltıraşlık gibi konularda da, sorunlar yaşıyoruz.
İktidar Partisi’ni bu gibi konulara ilgi duymadığı, ya da gereksiz gördüğü,
Siyasi Partilerin de, bu gibi konularda yaşanan sorunlara kafa yormadığı, çözüm üretmediği bir ortamda,
Yaptığım bu sanatsal yayınlarla,
Bir toplumsal hizmet yaptığıma, bir boşluğu doldurduğuma inanıyorum.
MUASIR MEDENİYETLER SEVİYESİNE ÇIKMAK İÇİN; HER KONU DA GELİŞMEK VE EN İYİSİ OLMAK LAZIM….
Örneğin Ülkemizin de;
Almanya, İngiltere, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya gibi gelişmiş devletler;
Müzik de dahil, hayatın bütün alanlarında,
Eğitim, ekonomik, teknik, sosyal, siyasal, sağlık, tarım, hayvancılık ve ismini saymadığım, daha pek çok konuda da gelişmiş ülkelerdir.
Bir Alman ATASÖZÜ vardır: Şeytan Detayda Gizlidir.
Eğer Türkiye her konuda gelişmiş bir Süper Devlet, bir Süper Güç olmak istiyorsa;
Aklın, Mantığın ve Bilimin ışığı altında, her konu da detay çalışması yapmalı ve uygulamaya koymalıdır.
Siyasi Patilerin bir şeyler yapması için;
İktidar olmayı beklemeye gerek yok.
Ortaya koydukları plan ve projelerle;
Halkımız için, bir umut, bir ışık olduklarını göstermeleri lazım.
Bu açıdan ADALET PARTİSİ’nin sanatsal anlamda başlattığı bu hamleyi, çok önemsiyorum.
Tüm sorunların çözümü konusunda, Niçin Olmamız Gereken Yerde Değiliz, başlığını taşıyan Makaleye bir göz atmanızı, PLAN VE PROJELERİM ara başlığını taşıyan bölümü okumanızı öneririm.
ADALET PARTİSİ’NİN TSM KOROSU; BÜTÜN TEŞKİLATLARDA YAYGINLAŞTIRILMALI VE ÖNCELİKLE YÖNETİCİ KADROLAR, HEPSİNE OLMASADA, BİRKAÇ ÇALIŞMAYA MUTLAKA KATILMALIDIR.
Sosyal alandaki bu faaliyet;
Adalet Partisi’nin, Halkımız nezdinde bir umut olması noktasında, iyi bir başlangıç olur.
Eğer bu faaliyetler devam eder ve başka alanlara da yayılırsa, çok yararlı olur.
Örneğin, ADALET PARTİSİ Futbol, Voleybol, Basketbol takımları gibi..
Eğer bu gibi sportif konularda da, alt yapı oluşturulursa,
Türkiye büyük paralar ödeyerek, dışarıdan sporcu ithal etmekten de kurtulur,
Ve Bizler, bu gibi konularda da, iddialı ve süper olabiliriz.
ŞİMDİ TSM KOROSU’NUN ADALET PARTİSİ’NE VE TÜRKİYE’YE SAĞLAYACAĞI FAYDA AÇISINDAN, BASİT BİR HESAP YAPALIM
Örneğin Türkiye çapında, 100 Koro olsun ve her Koroda 30 öğrenci olsun.
30x100 =3000 kişi, kurs görmüş, bilgilerini yenilemiş ve kendini geliştirmiş olsun.
Bu vesile ile, Türk Sanat Müziği konularında da, süper yetenekli insanların ortaya çıkmasına vesile olacağız.
Tabi ki, başka Siyasi Partiler ve başka Sivil Toplum örgütleri de, böylesi bir yarışa katılılırlarsa,
Çok daha iyi sonuçlar elde edilmesine, vesile yaratılmış olunur.
100 Teşkilat için,100 Konservatuar çıkışlı öğretmen için;
Bir istihdam da yaratılmış olur.
Ve sonuçta böylesine yararlı sosyal faaliyetlere önem veren, öncülük eden bir Siyasi Parti;
Toplum açısından, yeni bir umut, yeni bir heyecan olur.
Bu konuda ADALET PARTİSİ’ne basarılar diliyorum.
TSM Korosu ile başlayan bu girişimin;
Her türlü müzik alet ve ekipmanlarının Türkiye’de de yapılmasına,
Vesile olmasını da, temenni ediyorum.
Bundan önceki Makalede, kendime ud almak için yaptığım araştırmada, bir Keman imalatçısı ile tanıştım.
Bu vesile ile keman imalatında kullanılan ahşap malzemeler,Ladin ve Akça Ağaç kerestelerinin bile
Bu ağaçlar Türkiye’de yetişmesine rağmen,
Temininde yaşanan sorunlar nedeniyle,
Bu kerestelerin, daha çok Yurt dışından temin edildiğini söyledi…
Bu gibi sorunların da, çözülmesi lazım.
Saygılarımla 5 Ekim 2017 Perşembe
                                         Makine Yüksek Mühendisi Ahmet YALVAÇ
                                                 Enerji Uzmanı – Gazeteci Yazar
                                                                   a_yalvac@hotmail.com